
10 Ara 2025
Küresel gıda tedarikinin %95'inin dayanağı olan Toprak sağlığı, dünya ekonomisi ve sosyal istikrar için hayati bir temeldir. Ancak, bu temel kaynak, yoğun tarım uygulamaları ve iklim değişikliğinin yıkıcı etkileri nedeniyle görülmemiş bir hızla bozulmaktadır. Her geçen gün artan dünya nüfusu karşısında, toprak kalitesindeki bu düşüş, artık sadece bir çevre sorunu değil, küresel bir güvenlik krizi haline gelmiştir. Bu durum, gıda sistemlerimizi sürdürülemez bir sınıra itmektedir. Toprak sağlığı, bu krizin çözümü için atılması gereken en kritik adımdır.
Gıda Güvensizliğinde Endişe Verici Artışlar
Toprak sağlığındaki kötüleşme, küresel açlık rakamlarında kaygı verici bir gerilemeye yol açmış ve milyonlarca insanın yapısal kırılganlığını ortaya koymuştur.
The State of Food Security and Nutrition in the World 2021 raporuna göre 2020 yılında dünya genelinde 720 ila 811 milyon kişinin açlık yaşadığı bildirilmiştir; bu, 2019'a kıyasla 161 milyona kadar çıkan bir artışı temsil etmektedir.
FAO verilerine göre, yetersiz beslenme yaygınlığı (PoU) 2019'daki %8,4 seviyesinden 2020'de yaklaşık %9,9'a yükselmiştir. Bu yükseliş, 2030 "Açlığa Son" hedefine ulaşmayı ciddi ölçüde zorlaştırmaktadır.
Küresel bölgeler genelinde, sağlıklı diyetlerin maliyeti nedeniyle, tahmini 3 milyar insan için bu diyetler karşılanamaz durumdadır.
Bu veriler, gıda sistemlerindeki kırılganlığı ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi 2'ye doğru ilerlemek için uluslararası çabaların artırılmasının gerekliliğini vurgulamaktadır.
İklim Mücadelesinin Kilit Çözümü Toprak Karbonu
Toprak sağlığı ile iklim istikrarı arasındaki ilişki, iklim hafifletme için en etkili doğal çözümlerden birini sunmaktadır. Toprak, okyanuslardan sonra gezegenimizin ikinci en büyük karbon deposudur. Bu depolama kapasitesi, büyük ölçüde toprak karbonu olarak bilinen organik madde içeriğinden kaynaklanır.
Toprak karbonunu artırarak karbon tutulumunu (sekestrasyon) güçlendirmek, Paris Anlaşması hedeflerini destekler. Anadolu Ajansı'nın (AA) da vurguladığı gibi, toprak sağlığının iyileştirilmesi, iklim hedeflerine ulaşmayı hızlandıracak birincil yöntemdir.
Ülkelerin %70'i ulusal iklim planlarında (NDC'ler) toprağı iklim değişikliğini hafifletme aracı olarak ele almamaktadır. Toprak sağlığı bu bağlamda göz ardı edilmemesi gereken temel bir iklim çözümüdür.
İklim Dostu Tarıma Geçişin Stratejik Adımları
Uzun vadeli sürdürülebilirliği güvence altına almak için, yüksek girdi bağımlılığı olan geleneksel tarım modellerinden hızla uzaklaşmak kaçınılmazdır.
Yenileyici Uygulamalarla Toprak Karbonunu Güçlendirmek
Toprak karbonu içeriğini ve organik madde miktarını artırmaya odaklanan yenileyici tarım uygulamaları kritik öneme sahiptir. Soil Atlas 2024 raporunda da belirtildiği gibi bu uygulamalar, toprağın sadece verimliliğini değil, aynı zamanda biyoçeşitliliğini ve su tutma kapasitesini de artırır.
Temel yenileyici stratejiler şunları içerir:
Örtü bitkilerinin kullanılması ve baklagillerle ürün rotasyonu.
Tarımsal çeşitlendirme ve kompostlama tekniklerinin aktif uygulanması.
Organik gübrelerin tercih edilmesi.
Ayrıca, tarımsal emisyonları azaltmanın ve karbon yutaklarını korumanın birincil stratejisi, mevcut tarım arazilerinin korunması ve bunların amacı dışındaki kullanıma dönüştürülmesinin önüne geçilmesidir.
Küresel İş Birliği ve Taahhütler
Gıda sistemlerini dönüştürmek için bütünleşik politikaları bir araya getiren COP30 konferansı, bu alandaki çabaların odaklandığı önemli bir küresel platform olmuştur. Konferans özetleri, toprak sağlığı ve sürdürülebilir tarım uygulamalarının uluslararası gündemin ayrılmaz bir parçası olduğunu vurgulamaktadır.
Öne çıkan ve gıda sistemleri dönüşümünü hedefleyen önemli taahhütler arasında:
RAIZ Hızlandırıcısı: “Net Zero Land Degradation”a ulaşmak amacıyla, bozulmuş tarım arazilerinin büyük ölçekte restorasyonu için özel sermayenin mobilize edilmesini hedefler.
TERRA Girişimi: Agroekoloji yoluyla dönüşümde aile çiftçileri ve Yerli Halkların rolünü merkeze alarak onların yetkilendirilmesini amaçlar.
Gübre Dekarbonizasyonu Taahhüdü: Ülkelerin, özellikle azotlu kimyasal gübre kullanımından kaynaklanan sera gazı (GHG) emisyonlarını 2035'e kadar azaltma yönündeki ortak deklarasyonu bu alandaki somut adımlardan biridir.
S2C2 (South-South Collective for Climate): Gelişmekte olan ve yükselen ekonomilerdeki 5.000'den fazla iklim teknolojisi startup'ını 2030 yılına kadar fonlamak ve desteklemek amacıyla kurulmuştur.
Bu girişimler, toprak sağlığı konusunun uluslararası politika gündeminde, iklim eylemi ve gıda güvenliği hedefleriyle eş zamanlı olarak kalıcı bir yer edindiğini göstermektedir.
Gıda Güvenliği ve Ekonomik Büyüme İçin Toprak Sağlığı
Gıda güvensizliği sorunu, kalıcı yoksulluk ve yüksek eşitsizlik düzeyleri gibi altta yatan yapısal sorunlarla derinleşmektedir. Gıda sistemlerinin dönüşümü; iklim eylemi, biyoçeşitlilik koruması ve gıda güvenliğini bütünleştiren işbirlikçi yatırımlar gerektirmektedir.
Bu uygulamalar, yalnızca çevresel sürdürülebilirliği sağlamakla kalmaz, aynı zamanda ülkelere daha düşük karbonlu büyüme fırsatı da sunar. Her yönetim, şirket ve yatırımcının toprak sağlığı konusunu, sadece çevresel bir hedef değil, aynı zamanda küresel istikrar ve sürdürülebilir ekonomik büyüme için kritik bir yol olarak önceliklendirmesi gerekmektedir.
Sürdürülebilir tarım için karbon tarımı ve toprak karbonu hakkında daha fazla bilgi için ilgili blog yazımızı inceleyebilirsiniz.



